Sergi İncelemeleri No:90 Kasa Galeri

İmkansız Uzam 





Geniş alanlara yayılan bir yıkım,değişim ve göç sürecindeyiz. Nefes almaya, yaşamaya çalıştığımız şehrin dönüşen bir başka bölgesinde alternatif kullanım ile farklı işleve dönüşmüş bir banka binasının alt katında, kasadan galeriye dönüşmüş alanında 3 odaya dağılmış bir sergi var. Bu 3 oda 3 Diyarbakır'lı sanatçının çalışmalarına yer veriyor "İmkansız Uzam" isimli sergide. 3 sanatçı tahribat, yıkım, inşaat, aidiyet, zaman ve mekan gibi kavramlar çevresinde bir araya gelerek dönüşen şehrin, dönüşen galerinin içerisinde bir yolculuğa çıkarıyorlar izleyiciyi... 




Deniz Aktaş'ın yetenek üstü çizgilerinin bir araya getirdiği manzaralar ile başlıyor sergi. Yabani otlar arasında, uçsuz bucaksız görünen arazide yıkıntılara odaklanıyoruz. Doğanın bir arada karmaşasını hissettiren güçlü, keskin çizgiler arasında yıkım,ölüm, tahribat gibi kelimeler üzerine düşünmemizi sağlıyor bakakaldığımız her manzara. 



2. odaya girdiğimizde öncelikle ortada izleyiciyi İhsan Oturmak'ın kerpiç,toprak,saman ve taştan oluşturduğu "Stratejik Güzelleştirme" isimli enstelasyonu karşılıyor. Çatalhöyük'ü referans alan bu yerleştirme 9000 yıl önce 1400 yıl boyunca barışçıl şekilde bir arada yaşayan halkın eşitlikçi yaşam biçimi ve kent planı üzerine düşünmemizi sağlıyor. Sokakların varlığını görmediğimiz bu planı günümüz kent yapıları ile karşılaştırdığımız anda sanatçının "Dar Sokak Önermeleri" isimli  kamu araçlarının tasarımına yönelik çalışmalarını görüyoruz. Diğer iki duvarda yer alan ve karşılıklı birbirine bakan yağlı boya çalışmalar cepheler ile bezenmiş insansız manzarayı ve damda duran bence umutsuz insanların var olma mücadelesini hissettiriyor. 



Bütün galeriyi kapsayan yıkım sesi 3. odaya yaklaştıkça yoğunlaşıyor. Antik kent Palmyra'da her çekiç darbesinin içimizi acıttığı bu ses bu odada Pehlevan'ın çalışmaları ile birleşiyor. Sergideki diğer çalışmalara göre daha tanımlı bir bölge üzerine yoğunlaşmış çalışmalar görüyoruz. Pehlevan bölge olarak Fikirtepe'ye odaklanırken  kentsel dönüşüm adı altında yaşanan yıkıma soyut bir dil ile müdahalede bulunuyor. Referans olarak çoğu zaman yıkıntıların oluşturduğu gölgeleri soyutlayan sanatçı bu yıkılan bölgenin değişerek bir gün unutulacağını, uyguladığı çalışmalarının yok olacağını ve ancak sanat ile kalıcı hale gelebileceğini dile getiriyor. Evrim Altuğ ile yaptıkları oldukça kapsamlı bilgiler verilen röportajda şu soruyu soruyor; "Eğer Fikirtepe, kendi sanatsal mirasını çok baskın bir şekilde ortaya koymuş olsaydı, onun yıkımını gerçekten durdurabilir miydik?"



Derya Yücel küratörlüğünde 5 Mayıs'a kadar ziyaret edebileceğiniz sergi Sabancı Üniversitesi, Kasa Galeri'de.  


Yorumlar

Popüler Yayınlar

Dekorasyon Tavsiyeleri No:5 Duvarlara tablo yerine alternatifler - Tabaklar

SANATLA DOLU BİR YAŞAM : LALE BELKIS

About Augmented Reality Exhibition "Hamam"

Aslında Özgürsün

DÜNYA SANAT GÜNÜ İZMİR'19

OMM Açılıyor!

Başka Dünya